English Turkish Dictionary

English - Türkçe

that in Turkish:

1. şu


Lütfen bana bir bardak su ver.
Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, ortada su şişesi.
Lockheed skandalı büyük Amerikan uçak üreticisi Lockheed ile ilgili dünya çapında bir rüşvet skandalıdır.Şubat 1976 da su yüzüne çıktı ve esas olarak yolcu uçaklarının sözleşmelerinin kabulüne odaklandı.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
Su temizlendi.
Buz erirse, su olur.
Orijinalde "su kuyusu" anlamına gelen "hutong" sözcüğü, Moğol dilinden yaklaşık 700 yıl önce gelmiştir.
Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
Su içebilirsin fakat aynı zamanda da onun yürümesine izin verebilirsin.
Elektrik ve su olmadan hayat olmaz.
Tatlı su balıkları arasındakilerden bazıları korunmaktadır. Onları yakalamak veya satın almak yasadışıdır.
1994'te Japonya'da su ve pirinç kıtlığı oldu.
Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
Sanırım masanın altında su var.
Kapta hiç su var mı?

Turkish word "that"(şu) occurs in sets:

SP3-Getting what you want using Turkish

2. o


O yaşamamalı.
Ona özür dilemek için Susan'ı aradım fakat o, telefonu yüzüme kapadı.
Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.
Windows ile eklentilere sahip olmak zorundasın,yoksa o dosyalarını okumaz.
O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
Eğer o doğruysa mahvoldum demektir.
O İngilizce mi, Fransızca mı yoksa Almanca mı konuşuyor?
Alain, Camilla ile evlenmeye karar verdi çünkü o ailesinin ve zamanının kurallarıyla daha uygun ve tutarlıcaydı.
Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.
O, ona bir araba aldı, ama onun bir sürücü ehliyeti yoktu bu yüzden o onu hiçbir yere süremedi.
Ben o konuda zorunlu olarak seninle aynı fikirde olamam.
İşini bitirdikten birkaç dakika sonra, o yatmaya gitti.
Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.
Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.
O önümüzdeki şubat ayında on yedi yaşına basacak.