Arabic Turkish Dictionary

العربية - Türkçe

متأخر in Turkish:

1. geç geç


Çok geç.
Yirmili yaşlarda birçok geç kadın yaz tatilleri esnasında yurt dışına gitmeyi planlıyorlar.
Er ya da geç her anne-baba çocukları ile kuşlar ve arılar hakkında bir konuşma yapmak zorundadır.
Okula geç kalan öğrencilerin sayısı beklediğimden çok daha azdı.
Er ya da geç şans onu terk edecek.
Her kim geç kalkarsa, onun için, yeterli ekmek olmayabilir.
Trafik sıkışıklığı toplantıya geç kalmama neden oldu.
At çalındıktan sonra ahırın kapısını kapatmak için çok geç.
Bana geç kalacaklar gibi görünüyor.
Patronum toplantıya geç gelmeme göz yummadı.
Geç kaldığım için üzgünüm.
Lütfen geç geldiğimden dolayı beni affet.
Onun işe genellikle geç gelmesi yeterince kötüydü fakat sarhoş gelmesi bardağı taşıran son damlaydı ve ben onun işine son verdireceğim.
Tom her zaman öğretmenler kendisine izin verdiği sürece geç saatlere kadar okulda kalır.
Bildiğiniz gibi, şiddetli yağmurun sonucu olarak geç kaldık.